Küresel risk iştahını yansıtan endeksler
SON haftalarda “küresel risk iştahı” terimi Merkez Bankası’nın duyurularında, bankaların yatırımcı bültenlerinde ve medyadaki ekonomi haberlerinde çok sık kullanılıyor. Küresel risk iştahını yansıtan endeksler içinde volatilite (oynaklık) endeksi (VIX) başta geliyor. Bu endeks sakin dönemlerde düşerken, fırtınalı dönemlerde yükseliyor. VIX, korku veya stres endeksi olarak da adlandırılıyor. Credit Suisse adlı İsviçre bankası 1998’den bu yana küresel yatırım iştahını hem oynaklık hem de düzenlilik kriterlerine göre ölçen bir endeks yayınlıyor. İngiltere Merkez Bankası’nın da benzer bir endeksi var.
VIX endeksinin yükseldiği ve sık sık değiştiği çalkantılı dönemlerde, küresel yatırımcılar riskten kaçıyor. Yabancı bir ülkenin borsalarına ve tahvillerine yatırdıkları parayı dolara çevirip, kendi ülkelerinde daha güvenceli bir yatırım aracına yöneliyorlar. Bu nedenle küresel risk iştahının azalması, gelişmekte olan ülkelerde, bu arada Türkiye’de borsa endeksinin düşmesine, dolar kurunun ve faiz oranlarının yükselmesine yol açıyor.
2008 yılında önce VIX endeksinin değeri bugüne göre daha düşüktü ve zaman içinde iniş çıkışlar da asgari düzeyde kalırdı. 2005 yılının ikinci çeyreğinde V1X endeksindeki değerler, grafikte görüldüğü gibi, bu yılın aynı dönemine göre daha yatay ve sakin bir seyir izliyordu. Bu yılın nisan-haziran döneminde ise hem endeks değerleri yükseldi, hem de ortaya çıkan olumsuzluklar nedeniyle ikide bir inip çıktı. İspanya, Portekiz ve Yunanistan’daki belirsizlikler VIX grafiğini sık sık dalgalandırdı. Örneğin Moody’s’in 15 büyük uluslararası bankanın notunu düşürmesi geçen hafta VIX endeksini yüzde 15 oranında yükseltti.
Küresel risk iştahı önem kazandıkça piyasalardaki analistlerin de işleri ve ev ödevleri artıyor, analizlerin zorluk derecesi yükseliyor. Oysa eskiden Türkiye’nin ve ABD’nin birkaç önemli göstergesini izlemek, finans ve ekonomi konusunda karar almak için yeterli oluyordu. Günümüzde bunların yanında çok sayıda ülkenin en az üç-dört göstergesini izlemek gerekiyor. Analistlerin yeni dönemde izlemek zorunda oldukları veriler aşağıda görüldüğü gibi sürekli olarak artıyor:
■ Avrupa ülkelerindeki haftalık tahvil ihaleleri, faiz dışı fazla oranları ve siyasi gelişmeleri izlemek, küresel risk iştahının hangi yönde hareket edeceği konusunda ipuçları veriyor.
■ Japonya, Çin ve Hindistan’daki sanayi üretimlerinin ve ekonomilerin seyri de araştırılıp, bu ülkelerdeki durumun dünya ekonomisini nasıl etkileyeceği konusunda tahminler yapılıyor.
■ Bir ülkedeki sıkıntıların, bir salgın krize dönüşüp, dünyanın diğer ülkelerine bulaşıp bulaşmayacağı da farklı senaryolar hazırlanıp irdeleniyor.
■ Ekonomilerdeki bir sorunu çözmek için alınan önlemlerin yan etkileri de dikkate alınıyor.
TÜRKİYE’NİN SORUNU
Bizde ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası, küresel risk iştahının seyrini günü gününe hatta saati saatine izliyor. Çünkü VIX endeksi düşüp, piyasalardaki korku ve endişe azalınca Türkiye ekonomisine daha yüksek tutarda kısa vadeli portföy sermayesi giriyor. Bu giriş de cari işlemler riskini azaltıyor ve ekonomiyi geçici bir süre için ferahlatıyor. ABD ve AB’de merkez bankalarının finansal sorunları çözmek ve ekonomileri canlandırmak için piyasalara bol miktarda para sürmesi ise sıcak para akımının sürmesini sağlıyor.
Sık sık ortaya çıkan istikrarsızlık unsurları nedeniyle piyasalarda korku ve stres egemen olunca küresel risk iştahı azalıyor. Bu durumda Merkez Bankası, para, kur ve faiz politikalarında gerekli ayarlamaları yaparak istikrarı korumayı amaçlıyor.
Küresel risk iştahına aşırı ölçüde bağımlı kalmamak için tasarruf oranının yükseltilmesi, ekonominin ve sanayinin bir yeniden yapılanma sürecinden geçmesi gerekecek. Krizden daha az etkilenen ülkelere yapılan ihracatın artması, üretim ve ihracat içinde orta ve yüksek teknolojili ürünlerin payının artması da ekonomiyi dış şoklara karşı daha dayanıklı kılacak.
Bu hedeflere ulaşıncaya kadar epey zor bir iş olsa da, dünya ekonomisindeki endişe grafiğini yakından izlemek ve analiz etmek zorundayız.
Faruk TÜRKOGLU / Para Dergi