Hafta Sonuna Günübirlik Gezilecek Yerler
Şu günlerde bahar yağmurları muson tadında artık bardaktan boşalmayı bırakıp kovadan inmeye başlasa da havalar ısınıyor efendim. Yaz kapının eşiğinde, arada bir içeri bakıp göz kırpıyor. İçimize dolan bahar enerjisi, bizi de kıpraştırıyor ve aynı eşikten dışarı bakıp tatil planlarına ya da haftasonu kaçamaklarına göz dikiyoruz. İstanbul’un kaosunu biraz geride bırakıp, tabiattaki bu değişimin tadını almak hepimizin içinde bir çağrı halinde ve aradığınız numaraya ulaşabilmeniz için birkaç öneride bulunmak isteğindeyim.
Tatil planlarınızı en iyi siz bilirsiniz. Bu yüzden, daha çok hafta sonlarınızı değerlendireceğiniz kısa kaçamaklar konusunda fikir vermek, size daha yardımcı olur düşüncesindeyim. Şu sıralar benim hafta sonlarımın mutlaka bir günü, ya bir doğum günü ya da bir nişan-düğün olayı ile rezerve olduğundan, sizde de böyleyse diye, günübirlik kaçışlara odaklanarak başlayacağım. Haritayı alıp karşıma İstanbul’a pergelin bir ucunu koyup, öteki ucunu ise yaklaşık iki saatlik bir yolculuk mesafesi olarak açıp, bir daire çiziyorum. İçindekiler :
Taraklı / Göynük : Şener Şen’in rol aldığı reklamdaki Mümkünlü Kasabası aslında Taraklı’nın kendisi. Biraz siması göz önünüze gelir mi bilmiyorum. İpek Yolu’nun uğrak yeri olmasından dolayı Taraklı bir zamanlar epey hareketli bir yerken bugünlerde tarih ve yeşillik dolu, huzur veren bir ilçemiz. Osmanlı sivil mimarisini yansıtan cumbalı ve renk renk evleri, Çakırlar Konağı, Vali Konağı, Mimar Sinan’ın eseri Yunus Paşa Camii, Tarihi Hamam, Rüştiye Mektebi, Akşemsettin Camii gibi mimari yapılar bu gezi rotasını adeta açık hava müzesi kıvamında betimliyor. Karadeniz edasında doğanın en güzel yeşil tonlarını içinize çekip duracağınız gezide soluğunuzun biraz kesilmesi için Çubuk Gölü’ne uğrayın ve değirmenlerin fotoğraflarını çekmeden dönmeyin.
Kıyıköy: Tarihi kaynaklarda hakkında bol bol bahsedilen Kıyıköy, tabiatı ile fotoğrafçılara ve doğa hayranlarına zenginlikler sunan bir lokasyondur. Papuçdere ve Kazandere ırmaklarının kıvrıla kıvrıla Karadeniz’in hırçın dalgaları ile buluştuğu bir coğrafyada kuruludur. Roma ve Bizans döneminde sayfiye yeri olarak kullanılmış bir kasaba olduğundan mimarisinde bu döneme ait izler taşır. Osmanlı’da ise av gezilerinin düzenlendiği bir yerdir ve kasaba dinlenme ve konaklama amaçlı kullanılır. Roma’yı yakan Neron da zamanında Kıyıköy’ün müdavimlerindendir. Kale-kent kıvamında bir kasaba olmasının yanı sıra, Trakya şaraplarının zamanında Avrupa’ya yüklendiği bir liman kentidir aynı zamanda. Doğa yürüyüşlerinin yanı sıra, ilginiz varsa kamp kurabileceğiniz, yan yana dizili kumsallarından denize de girebileceğiniz Kıyıköy ve civarını, görmediyseniz mutlaka tavsiye ederim. Kayalara oyularak inşa edilen Aya Nikola Manastırı’nı da görmeden dönmeyin.
Ballıkayalar Tabiat Parkı: Eğer niyetiniz bol bol doğanın içinde yürüyeyim, fotoğraflar çekeyim, sıcaklarsam ayaklarımı serin sulara sokayım ve medeniyete dair pek de bir şey görmeyeyim ise, Ballıkayalar’da baldan tatlı bir gün geçirebilirsiniz. Yanınıza kumanya almayı ihmal etmeyin. Benim en sevdiğim trekking rotalarından biridir burası. İstanbul’a hem çok yakın, hem de oradayken İstanbul’dan çok uzak hissedebileceğiniz, en el atında yer olabilir kanımca. İki dağı ortadan yaran bir vadi boyunca uzanan, zemindeki düzgün kayaların üzerinden akan bir ırmak boyunca yürüyorsunuz. Karşınıza ara ara göletimsi birikintiler çıkıyor. Kamp yapabileceğiniz kendi kıyılıklarınızı bulabilirsiniz. Dilerseniz yürüyüş boyunca serin sularda serinleyin, piknik yapın, ufak şelalelerde uzun pozlamalı fotoğraflar çekip akışları karelerinize yansıtın. Parkın içerisinde atmaca, alacakarga, hüthüt ve bülbül gibi farklı kuşlar karşınıza çıkarsa şaşırmayın. Dilerseniz basit kaya tırmanışları ile kendinize ufak zirve mutlulukları da yaşatabilirsiniz.
Karaburun/Duru Göl: Terkos barajı’nın oluşturduğu Duru Göl ve barajın Karadeniz’e açıldığı kıyıda bulunan Karaburun hem denize girebileceğiniz, hem de yiyip içip gezebileceğiniz bir lokasyon. Durugöl etrafında farklı kasabalar mevcut. Buraları gezerken biraz patikaları ve ormanın içine açılmış itfaiye yollarını kullanmanız gerekecek ama inanın buna değer. Piknik yapmak, kamp kurmak, fotoğraf çekmek, doğa yürüyüşleri yapmak için çok güzel bir rota olacaktır. Dilerseniz programınızı iki güne çıkartıp buradan Kıyıköy’e ve İğneada’ya uzanan bir rota çizebilir ve aynı hafta sonunu daha da zenginleştirebilirsiniz.
Ağva: İki derenin arasına kurulu, sırtını yemyeşil ormanlara dayayan bir Karadeniz ilçesi size her zaman doğanın en güzel kesitlerini sunacaktır. Ağva’da ise bunlardan biraz fazlası mümkün. İstanbul’a olan yakınlığı ve popülaritesi sebebiyle işletmecilerin de yaratıcılıklarını kısıtlamayan bu ilçede, çok farklı atraksiyonlar sizleri bekliyor. Dere boyunca yapacağınız tekne gezileri sizi büyülemezse, oksijenden karnınız acıkmıştır. Yoksa başka bir izahatı olamaz. Bu durumda organik sebzelerden muhteşem mezelerin ve taptaze deniz mahsullerinin tadına bakacağınız birçok restaurant sizi beklemekte. Tabi ben mangal severim diyorsanız da birçok alternatifiniz hazır. Denize girebileceğiniz muhteşem bir lokasyondur aynı zamanda burası. Doğal ürünler alışverişi yapabilir, civarındaki köylerde Romalılar’dan kalma mağara, kilise gibi yerleri gezebilir ve muhteşem dekorlu otellerinde dilerseniz konaklayabilirsiniz. Bir de Gelin Kayası’na uğrayın, güzellikleri sizi bekliyor olacak.
Efendim bu yukarıda saydıklarım haricinde İstanbul’a yakın bir çok gezi rotası daha mevcut. Sizi daha fazla sıkmadan diğerlerini sadece başlık olarak veriyorum. Mürefte, Kefken/Kerpe, İznik, Mudurnu, Trilye/Mudanya, Kocaeli Beşkayalar Tabiat Parkı, Erikli Yaylası, Aras Şelalesi, Değirmendere Serindere, Nüzhetiye Şelalesi, Aytepe ve Marmara Ereğlisi günübirlik gezebileceğiniz diğer yerler arasında. Sizi bol keyifli günler dilerim. İyi seyirler.. https://www.myfikirler.org/hafta-sonuna-gunubirlik-gezilecek-yerler.html
Yazar: Erdal Batıbay