Coşkun Sucukları Afyon’a Yeni Bir Fabrika Kuruyor

Coşkun ailesi, 40 milyon TL’lik yatırımla yeni bir fabrika kuruyor. Yeni yatırımla üretim Afyon’a kaydırılacak. İstanbul Kağıthane’deki 12 dönümlük fabrika arazisi ise gayrimenkul projesiyle değerlendirilecek. Un sektöründe ise yeni yatırımları var…

COŞKUN, Türkiye’nin köklü işlen miş et ürünleri firmalarından. 1975 yılında Kemal Coşkun tarafından kurulmuş. Şirketin et işleme tesisleri halen İstanbul Kağıthane’de bulunuyor. Coşkun Et’in, Afyon’da 460 dekarlık alanda 7 bin 500 büyükbaş hayvanın bulunduğu bir çiftliği var. İstanbul Göktürk’te ise 1.500 mandalı bir çiftliğe sahip.

Coşkun Et, başta sucuk olmak üzere et ve işlenmiş et ürünleriyle piyasanın önde gelen oyuncularından. 2011’de 70 milyon TL civarında ciro elde etmiş. Bu yıl ise 100 milyon TL’ye ulaşmayı hedefliyor. Artık kendisine dar gelen Kağıthane tesislerini Afyon’a taşıyınca büyümesini daha da hızlandırmayı planlıyor. Coşkun Et Yöne tim Kurulu Üyesi Hanefi Coşkun, Afyon Organize Sanayi Bölgesi’nde başladıkları yeni yatırımla ilgili şu bilgileri veriyor: “Yeni tesisimiz 22 bin metrekare kapalı alana sahip olacak. Mali yeti 40 milyon TL’yi bulacak. Bu yılın sonunda taşınmaya başla rız. Önce mezbahayı taşıyacağız. Fabrikanın tamamını 2013 yılında tamamlarız.”

Mevcut tesislerin bulunduğu Kağıthane ise son yıllarda birçok projeyle öne çıkıyor. Fabrika binaları konutlara, rezidanslara, ofislere çevriliyor. Hanefi Coş-kuıı’un açıklamaları da fabrika arazisiyle ilgili bu yönde planlar yapıldığına işaret ediyor:

“Biz 1975’te burayı kurduğumuzda şehir dışında, ücra biryerdi. 15 yıl öncesine kadar da yerleşim yok denecek kadar azdı. Ama artık şehrin merkezinde kaldı. Taşınması elzem hale geldi. 12 dönüm civarında bir alan var. Henüz nasıl değerlendireceğimize karar vermedik. Konut, otel ya da alışveriş merkezi olabilir. Mutlaka iyi bir proje çıkacaktır. Bölgenin cazibesi yüksek. Belki bir inşaat firmasıyla anlaşıp ortak proje geliştirebiliriz.”

ANKARA’YA MAĞAZA

f Coşkun Et’in 50 çeşit ürünü var. Bunların 12’si marketlerde de satışa sunuluyor. Dondurulmuş ürünler ve kırmızı etlerse sadece Coşkun mağazalarında satılıyor. Şirketin İstanbul’da 7 mağazası bulunuyor. Hanefi Coşkun, ma-ğazalaşma konusundaki görüşlerini şöyle paylaşıyor: “Bu yıl Ankara’da da mağaza açacağız. Bu mağazanın performansına göre ikinci, üçüncüyü de açabiliriz. İstanbul’da da belki iki mağaza daha açabiliriz. Öncelikle Göktürk’ü düşünüyoruz. Çok sayıda mağaza açıp kendi müşterilerimize rakip olmak istemiyoruz.”

UNDA DA HEDEF BÜYÜTTÜLER

Coşkun ailesi sessiz sedasız un işine girmiş. Amasya’nın Taşova ilçesindeki fabrikada üretilen unlar “Gülşim” markasıyla satılıyor. Hanefi Coşkun, şimdi bu işi de büyütmeye karar verdiklerini söylüyor. Coşkun Et Yönetim Kurulu Üyesi Şamil Coşkun. bu iş için Amasya-lstanbul arasında mekik dokuyormuş. Hanefi Coşkun, “Halen unumuzu 50 kiloluk paketlerle Amasya ve çevresindeki illerde satıyoruz. Şimdi 1-5 kiloluk paketler yapıp büyük şehirlerde marketlere de vereceğiz. Zaten kendi marketlerimizde satmaya başladık. İhracatı da düşünüyoruz” diyor.

Eminönü ve Rami’de pişti, satışın başına geçti

Beşler ve Coşkun, sucuk deyince akla ilk gelen markalardan. Zaten Coşkun Sucukları da Beşler Sucuk’tan ayrılan Kemal Coşkun tarafından kurulmuş. Coşkun, Bozdoğan Sucukları’nın tesisini alarak bu işe koyulmuş. Şimdi şirketi oğullan Kenan, Kamil ve Şamil yönetiyor. Kenan Coşkun, şirketin “kaptan köşkü”nde oturuyor ve besi organizasyonu ondan soruluyor. Kamil Coşkun üretim ve idari işlerden sorumlu. Şamil Coşkun da şu sıralar un operasyonunu yönetiyor. Kamil Coşkun’un oğlu Hanefi Coşkun ise pazarlama ve satıştan sorumlu. Aynı zamanda şirketin basın sözcüsü olan Coşkun, aile şirketindeki kariyerini şöyle anlatıyor:

“Yeditepe Üniversitesi Reklam Bölümü mezunuyum. Lise ve üniversitede tatil günlerinde hep çalıştım. Eminönü mağazasında işe başladım. Dokuz yıl da Rami’deki toptan merkezimizde çalıştım. Dedem hep üçüncü kuşağın satışın başına geçmesini hayal ederdi. Eminönü ve Rami’de piştikten sonra pazarlama ve satışın sorumluluğu bana verildi.”

idriz çokal