700 milyon TL KOBİ’leri bekliyor
700 milyon TL KOBİ’leri bekliyor
TÜBİTAK, KOSGEB gibi kurumların destek programlarından yararlanmaya uygun 25-30 bin KOBİ var. Ancak bunların çoğu bu destekleri duyduğu halde kullanmayı aklına bile getirmiyor. Bahane çok. Kimi “Nasılsa bize vermezler” anlayışında. Kimi “Başvurmak için çok para harcamak lazımdır” diye düşünür. Kimi de “Neme lazım, şimdi bir sürü evrak isterler” der…
Bu yıl KOSGEB ve TÜBİTAK, destek programları için 600-700 milyon TL civarında kaynak ayırmış durumda.Üstelik projenin yüzde 50’si ile 75’i arasında geri ödemesiz destek sağlayan bu programlar, başvurudan sonra yaklaşık iki ayda sonuçlanıyor. Ancak yetkililer her yıl olduğu gibi yine ayrılan kaynağın tamamının kullanılamayacağını düşünüyor.
Yapı Kredi ve çözüm ortağı Projes, devlet destek programları konusunda KOBl’lerin en büyük sorununun bilgi eksikliği olduğunu tespit emiş. Bu yüzden de tanıtıma ağırlık vermeyi kararlaştırmışlar. Bu iki kurum sadece büyük şehirler değil Anadolu’da da 20-30 kişilik küçük gruplara “devlet destekleri nedir”, “nasıl alınır”, “hangi projeler ürün ve hizmet destek kapsamına girer” sorularının yanıtlarını yüz yüze toplantılarla aktarıyor.
Ulaşılması zor gözüken devlet destekleri, şirketlerin destek alma şartlarını ve başvuru sonrası süreçlerini Yapı Kredi KOBİ Pazarlama Direktörü Gökhan Erel ve Projes İş Geliştirme Genel Müdürü Etem Şişman’la konuştuk…
Bu yıl KOBİ’lerin devlet desteklerinden yararlanabilmesi için başlattığınız “Benim Projem”i anlatır mısınız? Bu konuda geçtiğimiz yıllarda verdiğiniz hizmetlerden farklı ne olacak? Gökhan Erel: “Benim Projem” ismini bu yıl belirledik ama bu 2006 yılından bu yana hayatta olan bir proje. Peki biz bunun neden yeniden lansmanını yaptık? AB’ye uyum yasalarıyla birlikte devletin KOBl’lere verdiği destekler artmaya başladı. Bu durum devletin destek programlan çeşitliliğine ve bütçelerine yansıdı. Bizim işe başladığımız 2006’da ağırlıklı olarak TÜBİTAK vardı. Şimdi TÜBİTAK’ın yanı sıra KOSGEB, Dış Ticaret Müsteşarlığı ve birkaç kurum daha dahil oldu.
Biz de bu süreci yeniden gözden geçirelim dedik. İlk başta yola çıkış noktamızdan uzaklaşmayalım dedik. Projes ve Yapı Kredi olarak ticari kurumlar olmamıza rağmen bu projede ilk amacımızın KOBİ’leri bilgilendirmek olduğuna karar verdik ve geniş kitlelere ulaşmamız lazım dedik.
İşte çıkış noktamız bu oldu. Bunu düşünürken de aklımıza önce ismi geldi ve böylece “Benim Projem” ortaya çıktı.
“Benim Projem”de önceliğiniz nedir?
Erel: Şu anda bizim yaptığımız müşterilerimizi bilgilendirmek. Şubelerimiz de bölgelerinde toplantılar yapıyor. Bu yıl büyük toplantılar yerine 30-40 KOBİ’yi bir araya getirip daha küçük çaplı butik toplantılar yapıyoruz. Örneğin, son olarak bir ayımızı İstanbul Dudullu’daki İMES Sanayi Sitesi’ne ayırdık. Bu süreçte ÎMES’te tek tek ziyaretler yapıp KOBJ’lerimizi bilgilendirdik.
Anadolu’dan gelen başvuruları da bu kadar rahat karşılayabilir misiniz?
Erel: Elbette. Bölge müdürlüklerimize Anadolu’da birebir ziyaretler yapmalarını söylüyoruz. Böyle talepler veya ihtiyaçlar olduğunda toplantılarımızı düzenlemeyi sürdüreceğiz.
Yani bu çalışmalarımızı yerel olarak yürütmek istiyoruz. Ticaret odaları, sanayi odaları veya OSB’lerle birlikte daha geniş kesimlere ulaşmayı hedefliyoruz.
Peki Yapı Kredi müşterisi değilim ama bu desteklerle ilgilendim diyelim. Bu mümkün mü?
Erel: Hiç önemli değil. Bizim ilk amacımız bilgilendirmek. Kitabımızı göstermek ve destek programlarına ilişkin bilgi aktarmak. Şirket bu mevcut düzeninde desteklerden yararlanabilir mi? Yararlanamazsa yararlanmak için neler yapmalı veya ne tür projelerle destek alabilir? Tüm bunları ücretsiz olarak genel bilgi bazında KOBJ’lerimize veriyoruz. Daha sonra eğer KOBİ proje yazım aşamasına geliyorsa orada devreye Projes İş Geliştirme giriyor.
Etem Şişman: Yapı Kredi müşterisi olsun olmasın destek programı şartnamesinde genel kurallar vardır. Bu konuda ön bilgi veriyoruz. Şirketin herhangi bir faaliyeti araştırma geliştirme faaliyetlerine uygunsa -ki programların çoğu inovasyon içeren faaliyetlere destek veriyor- o zaman kendisine ücretli bir teklif sunuyoruz. O aşamaya kadar bilgilendirme ve uygunluk analiz sürecinde hiçbir ücret talep etmiyoruz.
Devlet desteklerinde bir artış bekliyor musunuz?
Erel: AB uyum projeleriyle bu işin daha da gelişeceğine inanıyoruz. Hem bütçeler hem de destek verecek kurum sayısı artacak. Biz de bu potansiyeli gördüğümüz için buraya yatırım yapıyoruz.
Şişman: Burada bir örnek vermek istiyorum. Bu ay sonuna kadar Sanayi Bakanlığfnın yeni teşvikleri açıklanmasını bekliyoruz. Büyük oranlı artışlar bekleniyor. Yani hem kurum hem de bütçelerde artışlar yaşanıyor. KOSGEB ve TÜBİTAK’ın bu yıla ilişkin destek bütçesi de 600-700 milyon TL civarında. Tabii bunu yaklaşık iki katıyla çarpmak gerekiyor. Toplam proje hacminin 1.5 milyar TL’ye ulaşması beklenmeli.
Peki KOBİ’ler destek programlarını yeterince biliyor mu?
Erel: Aslında KO-BlTerin devlet destekleri açısından en büyük sorunu bilgi eksikliği. KOBl’lerin “bu destekler nasıl alınıyor, nasıl başvurulabilir, hangi kuramlardan alınır” bu ko nuda yeterli bir bilgisi yok. Herkes hibe ve destek prog ramlarını duymuş ama tam bilgiye sahip değil.
Bu ihtiyaç ortaya çıkınca biz de bilgilendirmeyi ön plana aldık. KOBt’lerin sorularına yanıt bulabilmesi, öğrenmesi için çalışma başlattık.
Destek programları süreçlerini kısaca anlatır mısınız?
Şişman: Destekler hakediş usulüyle veriliyor. Yani siz önce projenizi yapıyor, sonra belli periyotlarla yaptığınız harcamaların faturalarını desteği aldığınız kurumlara gönderip harcamalarınızı destekleme oranında geri alıyorsunuz. Bu tarz projelerde eş finansman mutlaka karşımıza çıkıyor.
TÜBİTAK ve KOSGEB’e başvuru projelerini şirketlerin kendileri yazabilir mi?
Şişman: İlk seferinde yazamayabilirler. Ancak birden fazla projede başarı sağlayabilir ve bir proje mühendisi istihdam edebilirlerse kendileri de başvurabilirler. Ancak şirketteki proje mühendisi, Projes İş Geliştirme olarak bizim yaptığımız işi yapabilmeli. Bu destekler geleceğe yönelik iş planlarıyla sağlanabiliyor. Mali ve teknik düzeyde sürekli raporlama yapılıyor. Hangi gün hangi harcamanın yapıldığı ve projenin ne düzeye ulaştığına yönelik rapor hazırlanıyor. Dolayısıyla projenin yazılımından çok sürdürülmesi önemli.
Yani aslında Projes olarak siz sadece projeyi yazmıyor aynı zamanda tüm teknik detayları da sağlıyorsunuz.
Şişman: Evet. Örneğin, kendi projesini yazan bazı firmalar sonra “Benim Projem”e başvurup nakit akışını düzenlememiz için bizden hizmet almaya başladı.
Çok başvuran oluyor mu?
Şişman: Bize binlerce başvuru oluyor. Ancak destek programlarının şartları, katma değer yaratacak araştırma geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri, işlerini geliştirmek için projeler hazırlayan firmaları kapsıyor. Ticarileştirme potansiyeli olan araştırma geliştirme faaliyetlerine de ayrıca destek veriliyor.
“Bir fikrim var” diye başvurulabilir mi?
Şişman: Bunun için fikir, bütçe ve sürenin bir proje kapsamında bir araya gelmesi gerekir. Yani sadece fikrin olması yetmez.
Başvurduktan ne kadar sonra desteğe ulaşabiliyor şirketler?
Şişman: Bunları yöneten kamu kuruluşları KOSGEB ve TÜBİTAK. Bu iki kurum da artık tüm başvuruları Online olarak kabul ediyor. Bu yıl 60 gün içerisinde sözleşme aşamasına gelinmesi hedeflendi. Geçen yıl bu 82 günde gerçekleşiyordu.
Peki süreç nasıl işliyor? Yani ben KOBİ’yim ve desteklerden yararlanmak istiyorum diyelim…
Erel: Devlet destek programları hakkında bilgi almak isteyen KOBİ’ler şubelerimize başvurabilir veya Projes ile şubelerimizin birlikte gerçekleştireceği ziyaretlerle detaylı bilgi alabilirler. Eğer proje desteklerden faydalanmaya uygun ise Projes tş Geliştirme danışmanlığı ile başvuru için hazırlık sürecine girilir. Bu da yaklaşık iki ay sürüyor. Proje onaylandı. Fakat projenin kurumlarca yapılacak destek ödemelerinin belli zamanları var. Yani firma harcamalarını yapıp faturalarını alıyor ve bu faturaları örneğin üç ya da altı ayda bir kuruma gönderip destekleme oranında harcamasını geri alıyor. Yani KOBİ harcamalarım yaptıktan sonra parasını alabiliyor. İşte burada Yapı Kredi’nin eş finansman hizmeti devreye giriyor. KOBl’ye “Biz size bu süreçte nakit akışınızı düzenleyecek finansmanı sağlayacağız” diyor ve projeye başlaması için finansman sağlıyoruz. Daha sonra kurum destek ödemesi yaptığında firma kredi ödemesini gerçekleştiriyor. Bu noktada, destek programlarının KOBl’le-re sadece finansman sağlamayıp aynı zamanda birçok şeyi de öğrettiğini vurgulamak gerekiyor.
KOBİ’ler bu süreçte ne öğreniyor?
Şişman: Öncelikle hakedişi alabilmek için dönemsel faaliyetlerini raporlamayı öğreniyorlar. İkincisi, bu faaliyetlerin akademik gözle TÜBİTAK tarafından izlenmesi yoluyla bir disiplin altına giriyorlar. Eş finansman dönemsel ödemeli olduğu için nakit akışını öğrenmiş oluyorlar. Yeminli mali müşavirle çalışma zorunluluğu olduğu için yine mali disiplin altına giriyorlar. Kamu kuruluşlarına yükümlülükleri konusunda da önemli bir disipline kavuşuyorlar.
Erel: Faaliyetlerini devam ettiremeyen KOBl’Ierin yüzde 90’ı nakit akışını dengeleyemediği için faaliyetlerine son veriyor. Bu projeyle birlikte KOBt’ler nakit akışlarını nasıl düzenli tutabileceklerini öğreniyorlar. Bu da en az destekler kadar önemli.
Destek programlarından yararlanan bir KOBİ yeniden başvurabiliyor mu?
Şişman: Şartnameler destek programlarına sınırsız başvuru hakkı sağlıyor.
Yani bir KOBİ birden fazla projesinde hem TÜBİTAK hem de KOSGEB destek programlarını aynı anda yürütebiliyor.
Bu yılki hedefiniz nedir?
Erel: Bu yıl agresif bir hedefimiz var aslında. Yıl içerisinde 2 bin KOBl’ye devlet destek programlarını yüz yüze anlatmayı hedefliyoruz. Amacımız proje yazmak değil, Projes ile birlikte KOBt’leri ziyaret edip bilgilendirmek
Sizce bu destek programlarındaki kaynak yeterli mi?
Şişman: Şu anda arzda yani destek tutarında bir sorun yok. Çünkü talep zayıf kalıyor.
Erel: KOBt’lerin bu programlara başvurma cesareti de yok. Onlarla bir araya geldiğimizde “Bize verirler mi”, “Bu proje uygun mu ki” gibi sorular soruyorlar.
Türkiye’de bu programlardan yararlanacak kaç KOBİ var sizce?
Şişman: KOSGEB’in KOBİ tanımı, 25 milyonun altında ciro sağlayan ve çalışan sayısı 250’nin altında olan şirketleri kapsıyor. Bu doğrultuda Türkiye’de 3 milyon civarında KOBİ olduğu tahmin ediliyor. Ancak bu hibe programlarına ulaşabilecek şirket sayısı 25-30 bini geçmez diye tahmin ediyorum.
KOBİ’lere sunduğunuz başka hizmetler var mı?
Şişman: “Benim Projem” kapsamında G1P (Gelişen İşletmeler Piyasası) danışmanlığı da yapıyoruz. Bu kapsamda küçük ölçekli firmalara halka arzı öneriyoruz. Ancak KOBİ’leri destek programları konusunda ikna edebilsek bile halka açılma konusuna hala çok uzaklar. Oysa bu firmaların GİB’le borsaya açılabilmesi için kayıtlı sermaye şartı 4 milyon 750 bin TL’den 100 bin TL’ye çekildi. Şu sıralar da halka arz süreçlerinde danışmanlığını yaptığımız, yakın zamanda halka açılacak firmalar var.