2019 Yılında Para Kazandıracak 34 Hisse
BORSA İstanbul’da BIST-100 Endeksi’ni TL bazında incelediğimizde tarihi boyunca art arda iki yıl hiç kaybettirmediğini görüyoruz.
İçeriğe Ait Başlıklar
2019 Yılında Alınabilecek 34 Hisse
2010 yılı itibari ile daha detaylı baktığımızda endeksin 2011’de yüzde 22.33 değer kaybettiği 2012’de yüzde 52.5 oranında değer kazandığı, 2013’de yüzde 13.3 değer kaybederken 2014’te yüzde 26.4 değer kazandığı, 2015’te yüzde 16.3 değer kaybederken 2016’da yüzde 8.9 değer kazandığı görülüyor. 2017’de endeks bir istisna yaparak, konjonktüre bağlı olarak iki yıl üst üste kazandırdı ve yüzde 47.60 arttı. Endeks, 2018 yılında yüzde 20.8 değer kaybetti. Son 10 yıl içerisinde sadece 2011 yılında endeksin yüzde 20’nin üzerinde değer kaybettikten sonra bir sonraki yıl yüzde 50’nin üzerinde değer kazanabildiği görülüyor. Bu veriler 2019 yılı için beklentileri güçlendiriyor. Genel olarak uzmanlar da orta ve uzun vadede sektöründe öncü olan hisse senetlerinin ciddi bir getiri potansiyeli taşıdığını hatırlatıyor. Diğer bir deyişle, 2018’de borsanın yüzde 20 değer kaybetmesinin ardından endeksin 2019’da yatırımcısına kazandırabileceği tahmin ediliyor.
Yurtdışı piyasalardaki yüksek volatilite göz önüne alındığında toparlanma sürecinin zaman alabileceği göz önünde tutularık, geçmiş dönemlerde yaşanan toparlanmalara göre daha uzun süren ve iniş çıkışların yaşandığı bir süreç beklenmesine rağmen uzmanlar, BIST-100 için 2019 yılsonu beklentisini 120 bin seviyeleri olarak öngörüyor. Analistler bu çerçevede cam, inşaat ve havacılık gibi sektörlerin ön plana çıktığına dikkat çekerken yatırım tavsiyesini sektörel bazda genellemek yerine şirket özelinde değerlemenin daha doğru olacağını söylüyor. Zira aynı sektörde yer almalarına rağmen şirketlerin yapılarına bağlı olarak risk trendlerinin de değiştiğini ifade ediyorlar.
Hisse seçiminde ise şirketlerin yer aldığı sektördeki konumu, hikayesi, mali tablolarında geçmiş yıllara kıyasla istikrarlı bir görünüm sergilemesi, yurtiçi/yurtdışı aynı sektörde yer alan şirketlere karşı rekabet gücü, uygun rasyo ve çarpanlara göre işlem görmesi, likit, defansif, yatırımlarına devam eden, uzun vadeli projeksiyonlarla büyüme beklentisi yüksek, toplam ciro içerisinde ihracat payı yüksek ve yeni ürün ile pazar arayışlarını sürdürme durumlarına dikkat edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu noktada da analistler 34 hissenin ön plana çıkabileceğini belirtiyor.
“RİSK İŞTAHINI ETKİLEYEBİLİR”
Endeksin iki yıl üst üstte değer kaybetmediği bundan dolayı da 2019 yılında genel olarak yükseliş ile tamamlayacağı görüşüne katılmadığını belirten Ahlatcı Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Muammer Demir, çünkü 2018’den 2019’a doğru risk iştahım doğrudan etkileyebilecek birçok gelişme ve haber akışının 2019’a taşındığını düşünüyor. Bunlardan bazılarının ABD-Çin ticaret savaşlarının geleceği, Brexit süreci, ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları ve Twitter mesajları, Fed’in faiz artırımına devam etmesi ihtimali ve bilanço normalleşme süreci, petrol fiyatlamalarına dair yüksek oynaklık, global piyasalarda likiditede azalışlarının ve bu noktada gelişmekte olan ülkelere fon akışlarının sürekliliği, ülkelerin yüksek kamu borçluluğu, ABD getiri eğrisinin seyri, konut fiyatlamalarında devam eden dalgalanma, diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının (BoE ve BoJ) para politikaları, küresel piyasalarda risk iştahının seyri, ECB faiz artırım süreci, küresel büyümede ivme kaybı yaşanacağına dair artan endişeler ve yurtiçinde seçim süreci ile ekonomik küçülme gibi bazı konu başlıkları olarak sıralanabileceğini söylüyor.
“BEKLENTİLER FİYATLANMADI”
2019 için genel görünümünde oynaklığın hala yüksek seviyelerde seyretmeye devam edeceğini ve bu nedenle olumsuz beklentilerin fiyatlandığım düşünmeyen Demir, “özellikle, Fed’in 2018 Eylül ayında gerçekleştirdiği toplantı sonrasındaki süreçte yayımlanan ekonomik projeksiyonlarda 2019 yılma dair üyelerin beklentisi Fed’in üç faiz artışına gidebileceği yönünde idi. Bu süreçte, Fed Başkanı Powell olmak üzere bir çok yerel Fed başkanmm faiz artırım politikası için ticaret savaşları etkisiyle küresel ekonomik görünümdeki bozulmaya ithafen yaptığı değerlendirmeler ve nötr faiz oranı ile ilgili açıklamaları bir anda dengeleri değiştirdi. Kısa vadede ABD Başkanı Trump’ın Fed Başkam Powell’a yönelik sert eleştirileri ve getiri eğrisinde yataylaşma sinyalleri ABD ekonomisinin resesyona doğru mu gidiyor sorularını gündeme taşıması ile piyasalarda yönün bir anda ne kadar hızlı değiştiğini gördük. Ve böylece borsalarda volatilitesi yüksek hareketlerin oluştuğu dikkat çekti. Bu nedenle 2019 yılı için fiyatlamalar açısından risklerin hala sona ermediğini düşünüyoruz” diyor. Bu kapsamda uzun vadede sektör bazında, demir çelik, petrokimya, sanayi şirketleri ve büyük holding şirket pay senetlerinin ön plana çıkabileceğini düşünen Demir, sektörel bazda ise şu değerlendirmeyi yapıyor:
“2019 yılı içerisinde, gümrük tarifelerinin etkisi ile birlikte demir çelik fiyatlamalarında yukarı yönlü hareketlerin yaşanabileceği beklentisi, diğer taraftan yatırımlarına devam eden, defansif özelliği yüksek, likiditesi yüksek, ihracatı güçlü, sektöründe öncü konumunda yer alan ve istikrarlı ciro, esas faaliyet karı ve net kar rakamlarına sahip olan şirketler uzun vadeli portföy yatırımlarında yer bulabilir.”
Demir, 2019’da Türk Hava Yoları, Petkim, BÎM, Aselsan, Trakya Cam, Turkcell, Migros, Ulusoy Elektrik, Ford Otomotiv, Sabancı Holding, Koç Holding, Soda Sanayii, Tüpraş, Sasave Ereğli Demir Çelik hisselerinin ön plana çıkmasını bekliyor.
“ŞİRKET ÖZELİNDE DEĞERLEME”
Yükseliş beklentisi ile ilgili verilecek kararların temel analiz ile gerçekleştirilmesi taraftarıyız diyen Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Ali Kerim Akkoyunlu, yurtiçi iktisadi faaliyette 2018 ikinci yarısı itibariyle gözlenen yavaşlama eğiliminin 2019 ilk yarısında da devam etmesinden endişe ediyor. Mevcut temel ve öncü göstergelerin önemli bir bölümünün ekonomik büyüme performansı üzerinde 2019 yılının ilk yarısında önemli bir aşağı yönlü baskı olacağını işaret ettiğini belirten Akkoyunlu,
“Yeni Ekonomi Programı’nda dengelenme yılı olarak tanımlanan 2019 ilk yarısında enflasyon tarafındaki yüksek seyrin devam etmesi de yüksek olasılığa sahip bir durum olarak not edilebilir. Ancak yılın ikinci yarısı itibariyle, gerek büyüme, gerekse denflasyon tarafında baz etkilerinin olumlu yönde katkı vermeye başlayacak olması makroekonomik görünüm açısından Türkiye’de 2019’un iki ayrı hikâyeye sahip olabileceğine işaret etmekte. Yurtiçi faaliyetlerine ek olarak global büyüme ve faiz trendlerinin belirsizliği de gelişmekte olan ülke aktif sınıfında volatilelerin devam etmesine neden olabilir” diyor.
Bu kapsamda orta ve uzun vadede sektör geneli olarak düşünüldüğünde Akkoyunlu, savuma sanayii sektöründeki ana şirketler olan Aselsan ve Otokar’ın liderliğinde karlılığının ön plana çıkmasını bekliyor. Bunun dışında, bankacılık sektörünün risk priminden faydalanabileceğini ifade etmesine rağmen, yatırım tavsiyesini sektörel bazda genellemek yerine şirket özelinde değerlemenin çok daha doğru olacağını söylüyor. Zira aynı sektörde yer almalarına rağmen şirketlerin yapılarına bağlı olarak risk trendlerinin değiştiğini ifade ediyor.
Akkoyunlu, 2019’da Aselsan, Vakıf-Bank, Ulusoy Elektrik, Soda Sanayii, Mavi Giyim, Türk Telekom, Enerjisa, Koza Altın İşletmeleri, Tofaş Otomotiv, Tekfen Holding, Otokar, TAV Havalimanları, Sabancı Holding ve Turkcell hisselerinin ön plana çıkmasını bekliyor.
“BEKLENTİLER ALINIP SATILIR”
Söz konusu varsayımın genel borsa yatırımcısı yaklaşımıyla da ilişkilendirilebileceğini belirten GCM Yatırım Araştırma Uzmanı Enver Erkan ise, genelde büyük düşüşleri büyük yükselişlerin takip edeceğini hatırlatıyor. Bunun nedenini de, dibe yaklaşan fiyatların ilerisi için yukarı yönlü daha fazla potansiyel sunmasına bağlayan Erkan, “Yatırımcı olumsuz beklentileri yeterince fiyatladıysa, uzun vade için yeniden alıma geçebilir. Çünkü muhtemelen en kötüsü geride kalmıştır. Borsada ekonomik durumlardan ve gerçekleşmelerden çok beklentilerin alınıp satıldığını düşünecek olursak, bu normaldir. Ancak ‘borsa bu yıl düştü, seneye yükselir’ diye bir yaklaşım çok da doğru değildir. Olay ve durum risklerini veya olası katalistlerin olabileceğini, fiyatlamaları ve buna bağlı olarak değerlemeleri etkileyebilecek unsurları göz önünde bulundurmak gerekir. Çünkü genel anlamda bir borsa fiyatlamasından bahsediyorsak, bunda konjonktürel etkileri de hesap etmek gerekir” yorumunu yapıyor. Küresel risk algısında Trump faktörü , riskten kaçış temasını tetiklerken, Türkiye’nin kendine özgü dinamiklerinin daha olumlu olduğunu söyleyen Erkan, bu yıl için şu değerlendirmeyi yapıyor:
“2019’un ilk birkaç ayı için dengelenme, yumuşak iniş sürecindeyiz. İkinci yarıyla birlikte tekrar büyüme bekleniyor. Makro temada enflasyon da önemli bir yer tutuyor. Merkez Bankası sıkı para politikasını sürdürüyor. Enflasyon yüzünden bu yönlendirme bir kaç ay daha benzer şekilde kalacak. Ama enflasyonda kademeli bir geri çekilme başladığı zaman enflasyonla uyumlu kademeli normalleşme aşamasına geçiş söz konusu olabilir. Yani enflasyonu takip eden faiz indirimleri görebiliriz. ABD ile ilişkiler ve Suriye gündemi de önemli, özellikle önümüzdeki 2-3 ay içerisinde ABD’nin Suriye’den çekilme takvimi ve terör örgütlerinin durumu gibi faktörler yakından takip edilecektir. Bu faktörler elbette piyasa algısını da şekillendirecektir.”
“CAM, İNŞAAT, HAVACILIK”
Erkan’a göre, bu kapsamda orta ve uzun vadede döviz fazlası olan ve finansman kalemlerinde sıkıntı yaşamayacağını düşündüğü cam sektörü, her ne kadar inşaat sektöründeki yavaşlama bir handikap olsa da, sağlıklı mali yapısıyla ön planda olmaya devam edebilir. Havacılık sektöründe ise turizm sezonu sonrasında trafik verilerinin olumlu geldiğini ve çift haneli yolcu büyümesi ile artan doluluk oranlarının operasyonel açıdan oldukça olumlu olduğunu hatırlatıyor. Ayrıca petrol fiyatlarındaki düşüşün, yakıt maliyetleri anlamında da pozitiflik yaratabileceğini belirten Erkan,
“Kurlardaki artış ihracat yapan sektörlere ilişkin olumluluğu artırabilir; bu bakımdan beyaz eşya ve otomotivde ihracat payının yüksek olduğu şirketler düşünülebilir. Artan gıda enflasyonu gıda ve gıda/ perakendeyi olumlu etkileyebilir. Savunma sektörünü de savunma sanayiindeki yerli ve millileşme çalışmaları kapsamında beğenmeye devam ediyoruz.” diyor.
Erkan, 2019’da Garanti Bankası, Tüpraş, Türk Hava Yolları, Koç Holding, Aselsan, Sabancı Holding, Şişecam, Tekfen Holding, Petkim, TAV Havalimanları, Ford Otomotiv, Soda Sanayii, Arçelik, Yapı Kredi ve Vakıfbank hisselerinin ön plana çıkmasını bekliyor.
Sektörel Beklentilerimiz
TELEKOMÜNİKASYON: Orta ve uzun vadede telekomünikasyon sektöründe büyüme devam ederken, ekonomik yavaşlamalardan fazla etkilenmediğini görmekteyiz. Zaten ucuz olan sektör hisseleri 2019 yılında öne çıkabilir.
GIDA-PERAKENDE: Gıda perakende sektöründeki büyüme devam etmekte ve defansif sektör olma özelliği var. Büyük zincir açılışları oluştu ve bunların bilançoya yansımaları henüz alınmadı. Bu nedenle gıda perakendeciliği sektörü de öne çıkabilir.
HAVACILIK: Turizm canlı kalmaya devam edecek görünüyor. Ayrıca petrol fiyatları pozitif bir faktör.
DEMİR ÇELİK: Sektör hisselerinde olumsuz beklentilerin çok fazla fiyatlandığım düşünüyoruz.
Sanayi üretiminde toparlanmalar başladığında bu hisselerde ciddi toparlanmalar görebiliriz. Uzun vadede çok ucuz ve cazip bulunuyorlar.
MÜTEAHHİTLİK: Yurtdışı müteahhitlik firmaları 2019 yılında ön plana çıkabilir.
OTOMOTİV-BEYAZ EŞYA: Son olarak yüksek ihracat kapasitesine sahip şirket bazında hareketler görebiliriz. Otomotiv ve beyaz eşya sektörleri de burada dikkat çekiyor.
SAVUNMA: Küresel konjonktür ve artan askeri harcamaların desteklediği sektörde, Türkiye’nin hızla artan savunma sanayisini yerlileştirme politikaları da büyümeyi desteklemekte.
TELEKOMÜNİKASYON: Yurtiçinde yaşanan enflasyonist ortamın 2019 yılında güç kaybederek de olsa devam etmesiyle kullanıcı başına ortalama gelirlerde tarife artışları sonrası yaşanacak yükseliş, sektörde faaliyet gösteren şirketlerin gelirlerine olumlu yansıyacaktır.
GIDA VE PERAKENDE: Talep esnekliği düşük olan sektörde ciroların enflasyondan hızlı artmasını ve karlılıkların güçlü kalmasını bekliyoruz.
BANKACILIK: Sektör için 2019 zor geçecek olmasına rağmen, enflasyon ve faizlerde kalıcı bir düşüş yaşanacağı beklentisi yılın ikinci yarısında bankaların net faiz marjlarını olumlu etkileyecek. Bu trend BIST-100’e göre ıskontolu işlem gören sektöre ilgiyi artırabilir.
SAVUNMA: Savunma Sanayii İcra Komitesi’nin [SSIK) Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasının ardından sektörle ilgili beklentiler yüksek. SSİK tarafından gerçekleştirilen her toplantıda savunma sanayi geliştirme, güçlendirme ve destekleme amaçlı yatırım ve iyileştirme faaliyetleri değerlendiriliyor. Sektörde yerli ve milli üretimi desteklemek adına projeler desteklenebilir. Bu bağlamda, Aselsan ve Otokar’ın ön plana çıkabileceğini düşünüyoruz.
TELEKOM: Sektörde büyüme devam ediyor. Rekabet agresif olmadığı için sektör enflasyonist etkileri fiyatlara kolayca yansıtabiliyor. Yüksek yatırım harcamaları nedeniyle sektörün kur kaynaklı riskleri var. Ancak BIST’te defansif sektörlere liderlik eden telekom sektörü kayda değer oranda (yüzde 30’un üzerinde) iskontolu işlem gördüğü için 2019 yılında yatırımcılar tarafından tercih edilebilir.
BANKACILIK: Yeni yılla birlikte mevduat tarafında faizlerin bir miktar aşağı gelmesi TL iş kolunda kapanan faiz marjını az da olsa rahatlatsa da, buna karşın kredi talebinin düşük olması, yeniden fiyatlama mekanizmasının etkin çalışmasına engel teşkil ettiğinden, kredi-mevduat ^makasının iyileşmesine şu an için olanak tanımıyor. Önümüzdeki yıl ilk çeyrekte bankalarda net faiz gelirlerinin hem kredi talebindeki azalma ile hem de TÜFE’ye endeksli menkul kıymet gelirlerinin gerilemesi nedeniyle, TL faiz makasındaki mevcut görünümün bir miktar iyileşse de anlamlı bir değişim göstermeyeceği düşüncesindeyiz.
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimler sonrası net faiz gelirlerinde kademeli bir iyileşme görmeye başlayabiliriz; ancak iyileşmenin daha çok 2019’un ikinci yarısında gerçekleşeceği kanaatindeyiz. Zira, yılın ikinci yarısında baz etkileriyle enflasyonda meydana gelebilecek düşüş TCMB’yi faiz indirimi konusunda cesaretlendirecek gibi görünürken, büyüme tarafında da daha olumlu bir atmosferin yaşanması mümkün.
Sendikasyon ve seküritizasyonda yüksek çevirme oranları ile çalışan bankalar, döviz likiditesine yönelik endişeleri aşarken, sermaye yeterlilik rasyolarını (SYR) da iyileştirmek için çeşitli adımlar attılar. Elbette BDDK’dan gelen destekleyici adımlar SYR’lere 250 ila 400 baz puan arasında katkı sağladı. Ancak 2018 yılında en çok konuşulan konulardan biri bankaların varlık kalitesi oldu ve bu konu 2019 yılının ilk çeyreğinde de konuşulacak gibi görünüyor. Sektör rakamlarına baktığımızda 2017 yılında yüzde 3.4 seviyesinde olan takipteki krediler, Kasım 2018 itibariyle yüzde 4.3 seviyesine yükseldi. Bu rakam KOBİ ve perakende sektöründeki gelişmelerin gecikmeli gelmesi nedeniyle beraber önümüzdeki yıl yüzde 6-6.5 seviyelerine çıkacak. Özetle, hali hazırda daralan kredi-mevduat makası kadar artan provizyonlar da net kara aşağı yönde baskı yapmaya devam edecek. Bu durumda bankacılık sektörünü 2019’un ilk döneminde de zorlu koşulların beklediğini söylemek pek de yanıltıcı olmaz, fakat makro ortamda meydana gelebilecek iyileşmeye paralel, bankaların aktif kalitesinde de yıl ortasından itibaren toparlanmanın başlayacağını söyleyebiliriz. Garanti Bankası, Akbank ve Vakıf bank sektör içerisinde en beğendiğimiz hisseler arasında yer alıyor.
OTOMOTİV: Kur şoku, yüksek enflasyon ve yüksek faizler nedeniyle 2018 yılında en çok darbe alan sektörlerden biri oldu. Yıllık bazda yüzde 35 civarında bir daralma söz konusu. 2019 yılında da sektörde önemli bir toparlanma beklenmiyor ancak ikinci yarıda faizlerde düşüş gerçekleşirse, finansman açısından pozitif olabilir.
Buna paralel düşük baz etkisi ve sektör hisselerinde oluşan ciddi iskontolar nedeniyle 2019 yılı içerisinde tepki hareketleri oluşabilir. Bu noktada sektörde ihracat ayağı da kuvvetli olan hisseleri tercih etmekte fayda var. Bizce Ford Otosan diğer şirketlerin biraz önünde olabilir.
BEYAZ EŞYA: Otomotiv sektöründeki benzer durum beyaz eşya sektörü için de geçerli. Sektör hisseleri arasında, ihracat ayağı da kuvvetli olan Arçelik’i beğeniyoruz.
PERAKENDE: Yüksek enflasyon döneminden fayda sağlıyor. 2019 yılında da sektör bu konuda avantaj sağlamaya devam edebilir. Migros perakende sektörü içerisinde en beğendiğimiz hisse. Hissenin mevcut piyasa değerinin şirketin uzun vadeli potansiyelini yansıtmadığını düşünüyoruz.
PETROKİMYA: 2019 yılında büyük bir yatırım devreye giriyor. Rafineride 5 milyon ton dizel, 1.6 milyon ton nafta, 1.6 milyon ton jet yakıtı, 1 milyon ton ksilen/reformat, LPG, petrokok ve kükürt üretimi gerçekleşecek. Bu ürünlerin tamamı Türkiye’nin ithal ettiği ürünleri oluşturuyor. 2019 yılının ikinci yarısından itibaren yatırımın tam kapasiteye ulaşması ile birlikte cari açığın azaltılmasında önemli bir katkı sağlayacak. Bu bağlamda Petkim’in ön plana çıkabileceğini düşünüyoruz. Sektör için risk faktörü petrol fiyatlarındaki oynaklık. 2018 yılında 50-80 dolar arasında oynaklık oldukça yüksekti. Petrol fiyatlarında yükseliş ya da düşüş trendi yerine dengelenme sektör için pozitif olacaktır. Star Rafineri’nin 2019 yılında üretime geçmesi Tüpraş’ın gelecekteki büyümesini sınırlandırabilecek bir risk faktörü oluşturuyor. Ancak Tüpraş’ın da BIST’e görece yüksek temettü potansiyeli, 2019 yılı ilk yarısında cazibesini korumasını sağlayabilir.
Borsa şirketlerinde neler oluyor?
GARANTİ BANKASI: Faaliyet planı sunumuna göre, 2019 yılında TL cinsinden kredilerde yaklaşık yüzde 5 büyüme bekleniyor. Sunuma göre, TL cinsinden kredilerde yaklaşık yüzde 5 büyüme, yabancı para cinsinden kredilerde ise yüzde 10 daralma bekleniyor. Takipteki kredilerin yüzde 7’nin, net toplam kredi riski maliyetinin de 300 baz puanın altında kalacağı öngörüldü. Swap fonlama giderleri dahil TÜFE gelirleri hariç net faiz marjının yatay, net ücret ve komisyonlarda yıllık büyümenin yüzde 10-13 bandında seyredeceği belirtildi. Sunumda, operasyonel giderlerdeki yıllık büyümenin TÜFE’nin altında kalacağı tahmini de yer aldı.
İŞ BANKASI: Banka’nın 2019 beklentilerine göre, kredilerde yüzde 9-10 oranında artış, TL kredilerdeki artış beklentisi yüzde 7-8’dir. YP kredilerinde (dolar bazında) yüzde 3-4 oranında düşüş öngörülmekte. Bankanın mevduat büyüme beklentisi ise TL mevduatların öncülüğünde yüzde 19-20’dir. 2019 yılındaki kredi mevduat oranı beklentisi de yaklaşık yüzde 100’dür. Bankanın 2019 yılı Net Faiz Marjı (swap maliyetine göre düzeltilmiş) beklentisi yüzde 3.3-3.5 olurken, ortalama maddi öz kaynak karlılığı beklentisi yüzde 14’den büyüktür. Banka, takipteki kredi oranının ise yüzde 6’ya yakın olmasını tahmin etmekte.
KARDEMİR: Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları (KARDEMİR) Yönetim Kurulu Başkam Kamil Güleç, bu yıl tamamlanacak çelikhane yatırımlarıyla üretim kapasitelerinin 3.5 milyon tona ulaşacağım bildirdi. Açıklamada, ziyarette Filyos Liman Projesi’nin ele alındığı ve KARDEMİR’in altyapı yatırımlarının tamamlanmasından sonra projenin üstyapısına ve işletilmesine talip olduğu ifade edildi.
FONET BİLGİ TEKNOLOJİLERİ: Samsun İl Sağlık Müdürlüğü ile 33 ay süreli HBYS Tam Otomasyon Yazılım Hizmeti Alımı sözleşmesi 8.594.682 TL bedelle 09.01.2019 tarihinde imzalandı.
POLİSAN HOLDİNG: Şirketin 1.000.000.000 TL’lık (Bir Milyar Lira) Kayıtlı Sermaye Tavanı içerisinde, 370.000.000 TL olan çıkarılmış sermayenin 388.500.000 TL (yüzde 105 oranında} bedelsiz artırılarak 758.500.000 TL’ye yükseltilmesine karar verildi.
KARSAN: Duran varlık edinimi ile ilgili genel kurula sunulması sonrası söz konusu satın alma işlemine olumsuz oy kullanacak pay sahipleri ayrılma hakkına sahip olacak. Ayrılma fiyatı 3.78 olarak belirlendi. Hak kullanımı sonucu şirketin katlanmak zorunda olduğu tutar maksimum 500.000 TL olarak belirlendi.
ODAS ELEKTRİK: Yeni pay alma hakları (rüçhan haklarının) 08.01.2019 ile 22.01.2019 tarihleri arasında, 15 gün süreyle kullandırılacaktır. Referans fiyat 0.51 kuruş.
TÜRK TELEKOM: Sermaye Piyasası Kurulu’na toplam tutarı 500 milyon dolara kadar yurt dışı sermaye piyasası borçlanma aracı ihracına yönelik gerekli izin başvurusunu 07.01.2019 tarihinde yaptı.
UŞAK SERAMİK: Dedeman SRL şirketi ile yapılan görüşmeler sonucunda 2019 yılında 5.000.0000 euro ihracat satışı yapılması konusunda anlaşma sağlandı.
ÇEMTAŞ ÇELİK MAKİNA SANAYİ: Ocak ayı içinde Çelikhane Ünitesi’nde yedi iş günü, Haddehane Ünitesi’nde beş iş günü üretime ara verilecek. Denge Çubuğu Ünitesi’nde üretime devam edilecek.
2019’da Hisse Seçerken Dikkat!..
- Endekste hisse bazında lokomotif hisselerde alımda kalınabilir, ancak maliyet noktası optimal belirlenmeli.
- Şirketlerin döviz pozisyonlarını ve bunları etkin şekilde türev araç kullanarak yönetip yönetmedikleri incelenmeli.
- Ekonomik riskler, faiz oranları, Trump’ın ekonomi politikalarının etkisi, jeopolitik gerginlikler gibi unsurlar ve bunların olası etkilerine dikkat edilmeli.
- Şirketin kısa ve uzun vadeli yükümlülüklerinin dönen ve duran varlıklara oranı kıyaslanmalı.
- Şirketin maliyet yönetimi, döviz ve emtia fiyatlarındaki değişimlerden maliyetlerinin nasıl etkilendiği ve fiyatlandırma politikası incelenmeli.
- İhracat geliri elde edip etmediği göz önünde bulundurulmalı.
- Faiz de önemli bir belirsizlik unsuru olduğundan, faiz hassasiyeti yüksek olan hisse ve sektör hisselerinde alım yaparken bu değişkenle olan ilişki iyi analiz edilmeli.
- Eğer hissede yeni pozisyon alınacaksa ve piyasa momentumu aşağıya doğruysa, endeksle korelasyon ve beta gibi faktörler göz önünde bulundurulmalı, piyasa düşerken defansif kağıtların ağırlığı artırılmalı.
- Altın, enerji, baz metal fiyatları özellikle sanayi şirketleri açısından son derece önemlidir. 0 şirketin tedarikçi mi, satıcı mı, üretici mi olduğu, talebin elastik olup olmadığı, girdi maliyetlerinin toplam satışlar içindeki payının gelişimi doğru analiz edilmeli.
- Sektörel veriler takip edilmeli, makro bazda yapılan düzenleme ve değişikliklerin sektör verilerine olası etkileri öngörülmeli.
Muammer DEMİR / Ahlatcı Yatırım Menkul Değerler Araştırma Uzmanı
“THY, uygun rasyo ve çarpanlarla işlem görüyor”
TÜRK HAVA YOLLARI: 2018 Aralık ayı trafik sonuçları bir önceki yılın aynı dönemine göre incelendiğinde yolcu sayısının yüzde 0,7 artışla 5,51 milyona ulaştığı ve yolcu doluluk oranının da 0,5 puan artış ile yüzde 80.2 oranına yükseldiği görülüyor. İlgili dönemde, iç hat yolcu sayısı yüzde 4,5 düşüş ile 2.366 milyona gerilerken dış hat yolcu sayısı yüzde 5 artış ile 3.147 milyona yükselmiştir. 2018 yılı Ocak-Kasım dönemini incelediğimizde ise bir önceki yılın eş dönemine göre yolcu sayısı yüzde 9.5 artış ile 75.168 milyon ve yolcu doluluk oranı ise 0.5 puan artış ile yüzde 80.2 düzeyine ulaştı.
Şirketin daha önce açıklamış olduğu 2018 yılına dair tahminlerinde iç hat 33 milyon, dış hat 42 milyon ve toplam 75 milyon yolcu hedefinin açıklanan Ocak-Aralık dönemi trafik verilerine yakın sonuçlandığını görmekteyiz. Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, Tvvitter yaptığı açıklamada, İstanbul Havalimanı’nda yeni seferlere başlayacaklarını belirtirken kısa zamanda iç ve dış hat yeni şehirler ile sefer sayısının iki katına çıkarılacağını duyurdu. Şirketin yönetim kurulunca, Eylül 2019, Ocak 2020 ve Şubat 2020 tarihlerinde teslim alınmak üzere üç adet B777-200LRF kargo uçağının Boeing firmasından satın alınmasına da karar verildiği açıklandı. Şirketin İstanbul Havalimanı’na 3 Mart 2019 tarihinde taşınması planlanıyor. THY’nin yer aldığı sektörde öncü konumu, geniş filo ağı, yeni uçuş noktalarının eklenmesi, devam eden yatırımları ve yer aldığı sektörde yurtiçi/ yurtdışı rakiplerine göre yüksek rekabet gücü, küresel rakiplerine göre uygun rasyo ve çarpanlar ile işlem görmesi de ön plana çıkıyor. THY hisselerinde uzun vadede yüzde 41 yükseliş potansiyeli ile 21.30 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
BİM BİRLEŞİK MAĞAZALAR: Şirket 2018 yılı beklentilerinde revizeye gittiğini açıkladı. Buna göre yılının ilk dokuz ayında gerçekleşen satış hacmine istinaden yüzde 20 ve üzeri olan satış büyüme beklentisini yaklaşık yüzde 30’a (+-2 puan) ve yine ilk dokuz aydaki FAVÖK marj gelişimine istinaden, FAVÖK marj beklentisini yüzde 5.0’dan (+-0.5 puan), yüzde 5.5 ve üzeri olarak yukarı yönlü revize edildiği açıkladı. Diğer taraftan, yatırımlar yaklaşık 750 milyon TL ve konsolide yeni mağaza açılışları yaklaşık 730 olarak sabit bırakıldı. Şirketin 2018 yılı dokuz aylık fınansal tablolarını incelediğimizde, mağaza sayısı ve yatırımların artmaya devam ettiği görülmekte. BİM’in geniş ürün yelpazesi ve yaygın satış ağı ile birlikte şirket hisselerinde yüzde 8 yükseliş potansiyeli ile 98.00 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
TRAKYA CAM: Şirketin Türkiye ve Avrupa pazarındaki lider konumu, geniş ürün yelpazesi, 10 farklı ülkede tesisleri ve birçok sektör ile koordineli çalışması orta ve uzun vadede şirket hisseleri açısından olumlu % faktörler olarak değerlendirilebilir.
Özellikle, İran’dan ithal edilen düz cam ürünlerine ek verginin üç yıl uzatıldığı açıklanması yurtiçi pazarda lider konumda yer alan firma açısından olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Doğalgaz ve elektrik fiyatlarında yapılan indirimlerden de maliyetleri bakımından olumlu fayda sağlayabilecek. Trakya Cam’ın yüksek kapasite kullanım oranı, yurtiçi/yurtdışı aynı sektörde yer alan şirketlere göre yüksek rekabet gücü ve birçok firmaya göre uygun rasyolara sahip olması diğer taraftan yurt dışı operasyonların şirket mali tablolarına pozitif katkı yapacağı beklentisi önemli arttıları. Şirket hisselerinde orta ve uzun vadede yüzde 41 yükseliş potansiyeli ile 4.31 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
Ali Kerim AKKOYUNLU / Gedik Yatırım Araştırma Müdürü
“Otokar, uzun vadeli kar ve nakit akışı potansiyeline sahip”
OTOKAR: 2018 yılının ilk dokuz ayında da askeri araç teslimatlarının az miktarda yapılması sonucunda satış gelirlerinde yüzde 41 oranında gerileme yaşadı, 86 milyon TL net zarar ve 6 milyon TL FAVÖK zararı açıkladı. Ancak, 2018 dördüncü çeyreğinde başlamış olan BAE zırhlı araç teslimatları ile birlikte Romanya’ya yapılacak otobüs satışlarının olumlu katkısı ilk dokuz aydaki zayıf görünümü tamamen telafi edebilir. Otokar BAE menşeli bir şirket ile birlikte BAE ordusu için toplam bedeli 661 milyon dolar 400 adetlik 8×8 zırhlı araç teslimi için altı yıllık sözleşme imzalamıştı. Otokar’a döviz girdisi sağlayacak bu işbirliğinin şirkete bölgede yeni fırsatlar yaratacağını, dolayısıyla uzun vadeli kar ve nakit akışı potansiyelini destekleyeceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak, 2018 yılsonu itibarı ile şirketin 175 milyon TL FAVÖK ve 85 milyon TL net kar, 2019 yılında ise 350 milyon FAVÖK ve 200 milyon net kar yaratacağını düşünüyoruz. Şirket hisselerinde yüzde 22 yükseliş potansiyeli ile 117 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
VAKIFBANK: Operasyonel performans ve sermaye karlılığı eğiliminin sektör trendlerinden farklı olmamasına rağmen, banka çok düşük çarpanlarda işlem görmekte. Sektörün en yüksek ikinci sermaye karlılığını yakalamış olan banka 0.31 PD/DD’den işlem görmekte, (sektör 0.48 PD/DD işlem görüyor) Banka hisselerinde yüzde 38 yükseliş potansiyeli ile 5.30 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
SABANCI HOLDİNG: Akbank’ın yapmış olduğu sermaye artırımı ile daha güçlü bir görünüme kavuşması risklerin azaltılmasını sağlayacaktır. Geçtiğimiz yıl yapılan Enerjisa halka arzı ile şirketin şeffaflığının artması orta vadede NAD iskontosuna olumlu yansıyacaktır. 2019 yılında büyümenin yüzde 2.5 seviyelerine düşecek olmasına rağmen banka dışı iştrikalerinin içinde bulunduğu sektörler nedeniyle bundan olumsuz etkilenmeyeceğini düşünüyoruz. Enerjisa üretimi artan elektrik fiyatlarından olumlu etkilenirken dağıtım segmenti ise regüle piyasada potansiyel iyileştirmelerden faydalanabilir. Bunun yanında sanayi segmenti ise yapmış olduğu potansiyel yatırımlarla büyümeye devam ediyor. Sabancı Holding NAD’e göre yüksek sayılabilecek yüzde 44 iskonto ile işlem görmekte. Bu iskonto holdingin son iki yıllık ortalama iskontosu olan yüzde 34’ün de oldukça üzerinde. Bu iskontonun orta vadede şeffaflığın artması ve banka dışı segmentlerde yaşanacak olumlu fınansal performans sayesinde azalabileceğini düşünüyoruz. Banka hisselerinde yüzde 64 yükseliş potansiyeli ile 12 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
Enver ERKAN / GCM Yatırım Araştırma Uzmanı
“Aselsan projeleri her sene istikrarlı ciro oluşturacak”
ASELSAN: Şirketin uzun vadeli siparişleri ve 8.6 milyar dolar tutarında bakiye siparişleri 2022 sonrası döneme kadar olan bir zaman dilimini kapsıyor. Bu projeler her sene istikrarlı ciro yaratacak. NATO’nun en büyük ikinci ordusu olan Türkiye’nin savunma bütçesi sağlıklı bir büyüme hızına sahip. Savunma harcamalarının 2019 yılında 21 milyar dolara ulaşması beklenmekte. Türkiye’nin savunma alımları stratejisi dışa bağımlılığı azaltmaya ve yerli üretimi desteklemeye yönelik. Yerli tank, hava savunma sistemi, firkateyn, uçak gibi projelerde Aselsan önemli tutarda iş alacaktır. Son dönemde jeopolitik risklerin öne çıkması ve Suriye’deki karışıklıklar, savunma sanayisini ön planda tutmaya devam edecektir. Şirketin yeni alınan sözleşmelerinin tutarı 2.9 milyar dolar, bakiye siparişleri ise 8.6 milyar dolar tutarındadır. Ocak-Eylül döneminde net satışlar TL cinsinden yüzde 51 artmış, FAVÖK artışı da yüzde 60 olmuştur. Aynı dönemde net karın yüzde 131 artarak 1 milyar 735 milyon TL olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Aselsan Ar-Ge teşvikleri sayesinde 2023 yılına kadar kurumlar vergisi ödemeyecektir. Şirket hisselerinde yüzde 19 yükseliş potansiyeli ile 27.80 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
TEKFEN HOLDİNG: 2018’in ilk dokuz aylık dönemini 8 milyar 358 milyon TL ciro ve 968 milyon TL net karla tamamladı. Suudi Aramco şirketiyle imzalanan 590 milyon dolarlık yeni proje şirketin taahhüt grubu açısından olumlu. Dönem içerisinde Türkiye, Katar, Irak, Suudi Arabistan, Kazakistan ve Azerbaycan’da devam eden terminal projesindeki tutar artışının etkisiyle beraber backlog (kalan iş) tutarı 3 milyar 41 milyon dolar tutarında gerçekleşmiştir. 2017 yılsonu itibariyle backlog tutarı 3.4 milyar dolar seviyesindeydi, yılsonundan bu yana dokuz aylık dönemde artan proje tamamlama oranları ve sınırlı yeni proje alımlarıyla beraber backlog tutarı böylece yılsonuna göre gerilemiştir. İlk dokuz ay itibariyle yurtdışındaki kalan iş miktarı, söz konusu projelerin yüzde 90’ı yurtdışındadır. Bu işlerin yüzde 40’lık kısmı ise sadece Katar’daki projelerden oluşmakta. Şirket, Katar’da devam eden Al Khor otoyol projesi için dokuz aylık dönem itibariyle aldığı avans tutarı da dahil edildiğinde net nakit pozisyonu 3 milyar 426 milyon TL artıdadır. Bu net nakdin 1 milyar 921 milyon TL’lik kısmı taahhüt grubuna aittir. Tarımsal sanayi grubunda ise Toros Tarım’ın üçüncü çeyrekte yurtiçi gübre satışları 2017 yılının aynı çeyreğine göre yüzde 31 düşüş göstermiştir. Dönem içerisinde ihracat ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 32 artış göstererek 131 bin ton olarak gerçekleşmiş, toplam satışlar da 350 bin ton seviyesine ulaşmıştır. Yurtiçi gübre satışlarının düşmesinde Ağustos ayında yaşanan ekonomik dalgalanma ve TL’nin dolar karşısında değer kaybetmesinin gübre fiyatlarında yarattığı ani ve yüksek değişimler etkili olmuştur. Toros Tarım’ın cirosu TL bazlı satış fiyatından dolayı artarken, kur farkı giderleri net karın gerilemesine neden olmuştur. Tekfen Holding hisselerinde yüzde 28 yükseliş potansiyeli ile 27 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
PETKİM: Platts Global Petrokimya Fiyat Endeksi ikinci çeyrekte ortalama 1062 dolar seviyesinden üçüncü çeyrekte 1105 dolar seviyesine yükselirken, etilen-nafta marjının aynı dönemler arasında 569 dolardan 542 dolara gerilediği görülmekte. Şirketin petrol ve döviz kaynaklı maliyet artışlarını fiyatlarına yansıttığı dikkat çekiyor. Petkim’in dolar cinsinden gelirleri kur riskini sınırlamakta, aynı zamanda şirket TL bazlı satış fiyatlarını da kurlardaki değişimlere göre ayarlamakta. Açıkta kalan döviz pozisyonu için de türev araçları kullanmaktadır. Şirket üçüncü çeyrekte satış gelirleri ve brüt kar kurlardaki yüksek artışların olumlu etkisiyle iyi bir görüntü sergilemiştir. Dokuz aylık dönemde gelirlerde artış yüzde 35 oranında görülüyor. Net kar ise yüzde 15 azalarak 873 milyon TL seviyesinde gerçekleşmiştir. Dönemsel olarak üçüncü çeyrek karı 413 milyon TL ile bir önceki yılın aynı döneminin üzerinde gerçekleşti. 413 milyon TL’lik net kar hem piyasa beklentisi olan 405 milyon TL’nin, hem de bizim beklentimiz olan 320 milyon TL’nin üzerindedir. Şirketin operasyonel sonuçlarındaki pozitiflik net kar rakamındaki yukarı yönlü sapmada etkili olmuştur. Ekim ayında açılışı yapılan ve Ocak 2019’da ticari satışlara başlayacak olan Star Rafinerisi projesine ilişkin katma değer beklentimiz devam etmektedir. Petkim, Star rafineri ile yıllık 270 bin ton karışık ksilen ve 1.6 milyon ton nafta alınmasına yönelik anlaşma imzalamıştır. Söz konusu yatırım ile beraber şirketin hammadde tedariki ve maliyetleri olumlu yönde etkilenecektir. Petkim aynı zamanda dolaylı olarak Star rafineride yüzde 18 paya sahip olacaktır. Şirket hisselerinde yüzde 25 yükseliş potansiyeli ile 6.30 TL hedef fiyat öngörüyoruz.
Fatih Doğan ATEŞ / İntegral Yatırım Araştırma & Yurtiçi Piyasalar Genel Müdür Yardımcısı
“Piyasalar artık yükselmek istiyor”
Piyasalarda beklentiler alınır ve satılır. Eğer olumlu beklentiler oluşursa 2019 yılında yükselişler görebiliriz. FED’in güvercin duruşunun güçlenmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın da gevşek kalmayı sürdürmesi ve ABD-Çin gerginliğinin yumuşaması durumunda 2019 yılı gelişmekte olan ülkeler için olumlu bir yıl olabilir. Zaten diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha ucuzlamış bir borsa olduğumuz için bundan en iyi faydayı biz sağlayabiliriz.
Öte yandan Türkiye piyasaları için olumsuz fıyatlamaların yeteri kadar yansıdığını düşünüyorum. Piyasalar artık yükselmek istiyor ancak şimdilik izle gör sürecinde. Ekonomide pozitif sinyaller gelmeye başladığında borsada toparlanmanın hızlı olmasını bekliyorum.
Yatırımcıların geldiğimiz noktada uzun vadeli düşünmelerini öneririm. Çünkü mevcut fiyatlar özellikle sektöründe lider şirketlere bakıldığında oldukça ucuz ve uzun vadede cazip kazanç fırsatları sunuyor. Sabırlı ve her zaman olduğu gibi seçici olmaları gerekiyor. Yüksek borçlu, ihracatı fazla olmayan ve karlılığı düşük şirketlerden uzak durmalarında fayda var.
Bu kapsamda 2019 yılında Migros, Şok Marketler, Türk Hava Yolları, Pegasus, Türk Telekom, Turkcell, Ereğli Demir Çelik, Kardemir, Çemtaş, Tofaş Otomotiv, Arçelik, Ford Otosan, Soda Sanayi, Tekfen Holding ve Enka İnşaat hisselerinin ön plana çıkmasını bekliyoruz.
Serhan GÖK / Yatırım Finansman Araştırma Müdürü
“2019 sonunda 120 bin seviyesini öngörüyoruz”
2008 Global krizi sonrasındaki 10 yıllık sürece baktığımızda Borsa İstanbul’da kayıp ile kapanan yıl sonrasında toparlanmaların yaşandığını görülüyor. Ancak bu belirttiğimiz dönem içerisinde makro yapı ile mevcut dönem içerisindeki makro görünüm karşılaştırıldığında, yurtdışı piyasalardaki yüksek volatiliteyi de göz önüne alırsak toparlanma sürecinin zaman alabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle geçmiş dönemlerde yaşanan toparlanmalara göre daha uzun süren ve zaman zaman iniş çıkışların yaşandığı bir süreç bekliyoruz. BIST-100 için 2019 sene sonu beklentimiz 120 bin seviyesi, bu da yaklaşık yüzde 35’lik bir getiri potansiyeline işaret ediyor.
Türkiye ekonomisinde enflasyon, faizler ve döviz kurunda değişimler yakından takip edilecek. Bu parametrelerde kısa vadeli dalgalanmalar devam ediyor ve bir miktar belirsizlik hala var. Kredi daralmasının reel sektör ve tüketime etkisi sonucu yıllık büyüme gerçekleşmesi, şirketlerin karlılıkları üzerinde, kur ve faizlerin dengelenmesinin yanı sıra etkili olacak. Yurtdışı piyasalarda global büyüme trendinin emtia fiyatlarına etkisi de demir çelik ve enerji şirketlerinin karlılığında ve hisse fiyatlarında etkili. Gelişmekte olan ülke hisse senedi piyasaları çarpanlarının düşüş trendinde olması olumsuz bir faktör.
Yatırımcılara endeks ve sektör bazında yatırım planlaması yapmak yerine şirket bazında temel analize dayalı, değerlemesi uygun, borçluluk oranı makul seviyelerde, talep esnekliği düşük sektörlerde faaliyet gösteren, yeni pazarlar veya yeni ürünler sayesinde büyüme potansiyeli olan şirketlere odaklanmalarını tavsiye ediyoruz. Bu kapsamda 2019 yılında Aselsan, Coca-Cola İçecek, Türk Telekom, Migros, Koza Altın İşletmeleri, Enka İnşaat, Soda Sanayi, Garanti Bankası, Vakıfbank ve Yapı Kredi’nin ön plana çıkmasını bekliyoruz.
Sertan KARGIN / Global Yatırım Araştırma Grup Direktörü
“Hisse bazlı seçici portföyler oluşturulmalı”
2018 yılında yurtiçinde yaşanan birçok olumsuz gelişme fiyatların içerisinde. Mevcut durumda BIST-100 endeksi, MSCI gelişmekte olan ülkelerin 12 aylık ileriye dönük F/K’sına göre olan yaklaşık yüzde 41 iskontoda zaten bu görüntüyü yansıtıyor.
Bu noktada son birkaç yılda artanjeopolitik gelişmelerin ve ülkenin içinde bulunduğu seçim sürecinin etkili olduğunu söylemek mümkün. Bu resme, önümüzdeki dönemde global ekonomilere ilişkin büyüme kaygıları ve bu doğrultuda G4 merkez bankalarının izleyeceği para politikalarının da dahil olabileceğini söylemek yanıltıcı olmaz. Henüz, borsada dip bulunduğuna ilişkin bir sinyal bulunmamasına rağmen, ikinci yarıda gerek enflasyon ve faizler ve gerekse büyüme performansında beklenen toparlanma ile birlikte 2019’un geçen yılki kapanışın üzerinde kapatma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz. Borsa İstanbul’da ve döviz kuru tarafında birçok olumsuz gelişmenin fiyatlandığım söyleyebiliriz. 2018 yılında ekonomi tarafında bozulmalar meydana geldi ancak bu durumun yarattığı hasarın boyutu henüz netlik kazanmış değil. 2019 yılı büyümesi, geçen yıla göre daha yavaş olacaktır. Ancak bunun boyutu olumlu veya olumsuz yeni fıyatlamalara yol açabilir. Jeopolitik tarafta yaşanabilecek gelişmeler de risk unsuru olarak öne çıkıyor. Özellikle Türkiye’nin ABD ve Rusya ilişkileri piyasaların yakın takibinde olacaktır. Gelişmeler ışığında borsa tarafında volatil bir yılın bizi beklediğini söyleyebiliriz. Bu nedenle stratejik değil, taktiksel konumlanmayı tercih ediyoruz. Yatırımcılar bu noktada endeksin yönünden ziyade, daha çok hisse bazlı seçici portföyler oluşturmalı. Bu seçicilikten kastımız, kur riskini yönetebilen, likiditesi sağlam, yatırım teması güçlü olan ve ihracat odaklı şirketlerdir. Özelikle yılın ilk yarısında volatilite ve kur riskinden koruma amaçlı türev enstrümanlarının kullanılması yatırımcılara katkı sağlayacaktır. Bu kapsamda 2019 yılında Migros, Garanti Bankası, Akbank, Vakıfbank, Soda Sanayii, Turkcell, Türk Telekom, Ford Otosan, Tofaş Otomotiv, Tüpraş, Petkim, Otokar, Aselsan, Koç Holding ve Arçelik hisselerinin ön plana çıkmasını bekliyoruz.
İdil Taraklı